Son Dakika!

biz bi' ara üşenmeyip harekete geçebilirsek bir şeyler bir şeyler yapacaz bloga. kaming suun.

22 Kasım 2014 Cumartesi

Yazıyor yazıyor saçma sapan yazıyor











İçmek için illa ki bir nedenin olmasına gerek yok aslında, bazen farklı bir dünya yaşamak istersin. Kendi bedeninden çıkıp üçüncü bir göz olursun. Kendini karşıdan izlemek istersin.

Ve burada hayat muhasebesi başlar… Ardı ardına sorular bazıları cevapsız… Bazılarının da cevapları pek hoşuna gitmez (çok tın dersin). Gerçekleri kabul etmek istemezsin. Senin birileri için neler verdiğini nelerden vazgeçtiğini bilen yoktur senden başka. Senin için büyük adımlar ve büyük kararlar başkaları için oldukça basit ve sıradan gelebilir.

Bir ara hatırlarsanız “kürtaj” gündemde bayağı bir yer almıştı ve ortaya bir slogan çıkmıştı;



“benim bedenim benim kararım”

Aslında hayata bakışımızın da böyle olması gerekir;


“benim hayatım benim kararım”



Aldığım bütün kararlar da beni bağlar. Senden saygı duymanı da beklemiyorum ya da akıl vermeni…


“akıllar pazara çıkmış herkes kendi aklını almış”…






Ne istiyor insan aslında ucu açık, yok bir çıtası, doyumsuzluk had safhada, elinde olmayan gözünde kalır…

Araba mı aldın, şöyle şöyle olsaydı param buna yetti.

Hem bir memnuniyetsizlik… işim var çalışıyorum ama şöyle şöyle olsaydı tadından yenmezdi… ne yapalım arkadaş, her şeyin dört dörtlük olsa insanüstü bir yaratık olurdun. Sen ne verdin kı hayata, ne istiyorsun hayattan? Gerçek bu aslında… verdiğin kadar alırsın hayattan…

Bu yazıyı yazarken de düşündüm… çok şey vermişim gibi ama yanılmışım, pek bir çabam da olmamış, armut piş ağzıma düş modeli olmuş…

Hal böyle olunca… ne para ne mal ne mülk, bugüne kadar sadece dost biriktirmişim… benim bütün zenginliğim de bu…




Her yazımın bir şarkısı olacak, açılışı bununla yapıyorum…




Nasıl Sinema Eleştirmeni Olunur?

                
                    Efennim merhabalar. Bu aralar boş beleş mi geziyorsunuz? İşsiz misiniz? Kovuldunuz ve iş mi arıyorsunuz? Hergün evden işe diye çıkıp kahvede mi pinekliyorsunuz? Döpiyesleri giyip çalışıyorum havasına starbakslarda avmlerde vitrin mi geziyorsunuz?

Şu kardeşiniz derdinize derman olmaya geldi.
Size reddedemeyeceğiniz bir teklifte bulunacağım.

  - Sinema eleştirmeni olun! 

Vallaha lan bak çok kolay olm. Size işin 5 altın kuralını vereceğim takip ederseniz fakirliğe son!
cannes
     - Zamanı geince nuri bilge de öveceksin, sakin ol şampiyon -

  
Para cepte kalsın. İndirimi, bedavacılığı kaçırma
       İlk önce zincir sinemalardan birine pazartesi ya da perşembe gidiyoruz. (daha cepte para yok, ondan bedava indirimli günlerde gidiyoruz) Özellikle zincir avm sinemalarına gidelim ki şehrimizdeki bağımsız sinema salonları kapansın, ölsün. Şehrimize ne bir sinema festivali gelsin ne de bir sinema etkinliği için yer bulunsun (!) Bu oluşacak rakiplerinizi engellemek ve paranızın cepte kalmasını sağlamak için başta alacağınız küçük bir önlem. Kim ne yapsın şimdi şehrinizle bütünleşmiş bir sinema salonunu allasen?! Yaparız iki avm daha, atarız içine sinema... Hem istihdam hem alış veriş ekonomiye can veriş.
Sansasyonel omaktan çekinme, akıllıca saçmala
               Filmi izledik. Artık hakkında fikir beyan edeceimiz bir filmimiz var. Peki bu fikirleri nerde bağıracağız? Daha önemisi, nasıl bağıracağız? Her yer olabilir. Facebookda bir sayfa aç, fimler hakkında 140 karakterle bir twitlik yorumlar yap, blog aç film eleştirileri yaz, tüm köşe yazarlarına her eleştirini maille at. En efektifi hafif sosyal medya oluşurup facebook üzerinden okuyucuya yürümek. Oraya buraya yazılarının inkini koy elbet biri tıklayacak. yanlışlıkla da olsa tıkayacak, heşteg (heşteg aslında diyez lan) kullan, gazetelerin facebookarına bas yorum olarak yazını. tüm interneti bombala.
 
               İşin daha önemli ve okuyucuyu kalıcı hale getireceğin, seni düzenli takip edeceklerle olan bağlantın. Nasıl yazacaksın? sadırgan ol, filmi beğenme. Genelde isteyerek gittiğin film, kendi not verme aralığında %50den iyiyse film beğenilir. Sen beğenme. Beğensen de beğenme. Biz adımızdan söz ettirmeye çaışıyoruz, unutma! İyi eleştirmiş yazarlara twitırdan bulaş, facebokta sayfa altlarına takibe takip yerine pulp fiction berbat! Neden mi? yaz, linki koy. Abart bunu, önemli olan tepki görmek. Ne kadar tepki gösterilecek şeyler yazarsan o kadar çok konuşulursun. Yönetmene halktan güçlü olamayacağını, milli iradenin istediği fiilmlerin yapılması gerektiğini yoksa aç kalacağını, halkın iradenin bu oyunları bozacağını, yönetmenin birikiminin ve sinema dilinin bir hiç oduğunu, önemli oanın seyircinin görmek istediği şeyler olduğunu yaz. Saçmala ama mantıklı saçmala.

  
- bu kadar da saçmalamayın allasen-
 

Sex Sells

           Şimd buraya kadar iyi bir yol kat ettik. bunları elimizden kaybetmemek için ne yapacağız? kalıcılaştıracağız. pazarlamanın ilk kurallarından "sex sells" (sexi olan şey satar hacı kuralı) hatun kişiysek biraz dekolteli fotolar, daha çok dudak falan bunlara önem veriyoruz, bu konuda rahat olun saniyede bi milyon takipçi artabilir ama yazdıklarınız bu kitle tarafından okunur mu onun garantisini bilmem ama özellikle kadınlar tarafından daha çok irdeleneceksiniz, hakkınızda atılıp tutulacak o memeyle yazı yazmaya çalışıyor falan denirken sizin hakkınızda bu kadar nefretten sonra nefrete dönüşen aşk ilgi misali bir kitle sizi sevmeye başlayacak. İşte o gurubu kaçırmayın, sizi heryerde savunurlar. Kraldan daha çok kralcı olurlar. 
   - Kumsalda bile eleştirin bu halinizi de belgeleştirin - 
             Erkesen olay biraz daha zor babacım. biraz efor sarf etmemiz gerekecek. Bizde standart erkek profili pek bi biskolata erkeği değil şimdi kabul edelim. Amma olmaz değil. Standandart erkek modasında değişmeyen figürler vardır, biz de onları taklit edeceğiz. Hem maço olacağız hem centilmen. Hem kültürlü olacağız hem de duruşumuzla düşmana korku salacağız. Bunu da spor salonu ile hafif kasla yapacağız. Hemen mahallenin spor salonuna yazılıyoruz. 5 ayda hafif kasları çıkartıp tüm fiziksel işi bitiriyoruz. Facebooktan ve twitterdan olabildiğince spordayız ehe mehe diye kasları çekip çekip koyacağız. 
- amacımız olan görsel biçim yaklaşık bu ayarda olmalı -  
          İkinci ve asıl efor sarf etmen gereken duruma geliyoruz efennim. Düğünlerde giydiğin güzel kaliteli takımı çıkartıyoruz artık dolaptan. Nedeni büyük rock bilginleri, zz top'ın da dediği gibi "every woman crazy bout a sharp dressed man." Sonrasında koşturmaya başlıyoruz. Film galallarına bi şekilde girip (benim tavsiyem havalandırma boşluğu) vay şu galadayız vay bu film tanıtımındayız yok o film festivaline geldik yok şurda kahvecide yönetmenle beraberiz diye fotoları eksik etmiyoruz.

Bir filmi ya da bir yönetmeni ölesiye övün. 

              Tüm yazılarınızda eleştirdiğiniz filmin türüne göre kendinize bir mihenk taşı filmi ya da yönetmeni belirleyin.
- kadroya gel -

Filmi oldukça eleştirin. Eleştir eleştir... korkak alıştırma elini. kamera açısına, yönetmenin verdiği mesajın anlaşılmamasına, oyuncuların iyi oynamadığına, müziklerinin çamur olduğuna... Ver eleştiriyi acıma. Sonra da türün en baba filmine ve yönetmenini öv. Durduk yere okuyan woody allen'ın şu anda bi oskar, altın küre, altın portakal, iki kilo elma daha alması gerektiğini düşünsün, sonra da eleştirdiğimiz filmin yönetmemine, bu yönetmenlerin izinden gittiğini ama daha kırk fırın ekmek yemesi gerektiğini söyleyip en son paragrafta filmi oyuncuları, kamerayı bok attığımız herşeyi çok beğendiğimizi yazıyoruz. Yönetmene çok acayip övgüler düzüp yazımızı bitiriyoruz.

Bağırın.

Elbet sadece yazılı olarak değil programlara çıkıp sözlü olarak da eleştiri yapacağız. Bazen de beğenmeyecekler. Niye? Çünkü çekemiyorlar bizi. Tabiki çekemezler allaaam çok başarılıyız çünkü. Karşımızdaki bizim dediklerimizi beğenmedi mi? BAĞIRIN! Baktınız program sizin elinizden mi gidiyor, en odak noktası siz olmalısınız, BAĞIRIN! Konuşmak mı istiyorsunuz, BAĞIRIN! Bakkaldan iki ekmek mi alacaksınız, BAĞIRIN! Otobüsde, metroda yer mi yok? BAĞIRIN!  
  Bağırmayı da ustasından öğreneceksiniz. Rasim Ozan KÜTAHYALI'dan. Koçum benim. Aşağıda size bir video bıraktım. Bu dersiniz, kitabınız, öğrenmeniz gereken herşey burada. Gördüklerinizi birebir uygulayın. Bağırırken anahtar kelimeleri öne çıkartarak bağırmalısınız böylece daha çok bağırabilirsiniz. 
          Örnek olarak; anlamıyorsun, ayıp, millet, kandıramazsınız, irade, faşist, siz, başkalaştırdınız, ezdiniz, hor gördünüz, ya bırak allasen.

Bu adımları izlerseniz, emin olun en geç bir ay içinde taş gibi bi eleştirmen olursunuz efennim. Medyamız da yeni bir figür kazanmış olur.
- vallaha içim daraldı izlerken -

20 Kasım 2014 Perşembe

Ortaçgilleştiremediklerimizlerden misiniz?


"Gecenin üçünde ankara soğuğundaysan birana votka katarsın ki ucuz ve sıcak tutsun."

Zaten böyle bi vakitte anlarsın bülent ortaçgili. Rakı değildir. sertleştirilmiş biradır ya da şaraptır. 
Ortaçgili anlamak için "ormanda 10 entellektüel gücünde" olmaya gerek yok. Ortaçgil çaresizliklerin abisidir. büyük çaresizliklerin değil, daha küçük çaplı. Hani konserine gitsen, tüm salon konsantre baba şarkıya girecek pür dikkat sessizlik, telefonu unutmuşsun ve en berbat melodide hemde 3310 da berivan çalıyor! (şu anda hepinizin beyninde nokia melodisi çalıyor. İnkar etmeyin) Bu duruma baba güler, dert etmez komiğine gelir, ne bileyim şu an ortaçgile yapılabilinecek en büyük saygısızlıklar bunun gibi şeyler geliyor bana. Market sırasında "benim az eşyam var. Önünüze geçebilir miyim?" demek,( buna da ifrit oluyorum!) son sigarası değil de son kalan 7 sigarasından birini almak, gecenin bi vakti evi dik bi yokuşda olup çıkartma şimdi beni oraya şurda durayım sen git diye sokağın başında bırakmak gibi minik şeyler. 

-tükenen mesleklerimizden biri ortaçgillik. mesleğin son temsilcilerinden usta, çırağını eğitirken- 

Böyle şarkı, edebiyat yazan adam bunlara aldırmaz bence. 
Nasıl demeli bilemedim. 
Olur öyle.

Gece güzeldir, sen mutluysan.
Yatak sanki bir taht, uyuyorsan.
Eğer, düşünüyorsan, gece ne kadar, uzun, ne kadar tatsız, anlamsız.

12 Kasım 2014 Çarşamba

Alem Buysa Kral Benim

Fark ettiyseniz ülkemizde aristokrasinin gelişimi osmanlı devletinden ziyade facebook çıktığından beri sosyal medya dediğimiz mecrada gelişmekte. Ne diyon olm sen dediğinizi duyar gibiyim amma bi ergen ya da ergenlikte kalmış facebook sayfasına baktığımızda bunları görmekteyiz.

"Prenses olmak için prense ihtiyacım yok zaten kıralın kızıyım"
"Kralına yol vermişim soytarıya mı laf anlatacağım"
"Kralına gider yapan cesur soytarıyız"
"Krala gider yapmışım soytarıyı mı takacam"
"Belli ki sana değilmiş aşkım beyaz atlı prens yaratmış aklım"
"Ne kural tanırım ne kral" v.s..
-baya varmış lan-


   - koçum benim,kral dediğin böyle olur-


Kardeş allasen havan kime lan? Totaliter bir rejime bu kadar atarın yok, gelmişin kralı da pıçaklarım yok soytarıya atarlanırım. hem bi kere soytarıdan ne istiyorsunuz? hadi kralı anladık devletlüye gider yaptın atar yaptın havan binbeşyüz de soytarıdan ne istiyosunuz lan? bi aşşalamalar falan güldüremezse kralı senin atarından sonra zaten kellesi gitti?! ya da kapıkulu askerlerinin hiç mi bi ağırlığı yok da krala atar yapa yapa geliyosun saray kapısından? benim gözümde böyle canlanıyor.bizim ergen dönemin kıyafetlerini giymiş giriyo saraydan içeri bu lafları saya saya  

"Prenses olmak için prense ihtiyacım yok zaten kıralın kızıyım"
Ablacım senin kelleyi tahta ortak çıktı diye saniyede alırlar benden söylemesi. Boğulma mı istersin, pıçaklanma mı artık ölümlerden ölüm beğen. o tercihi sana bırakmışlardır artık.