Son Dakika!

biz bi' ara üşenmeyip harekete geçebilirsek bir şeyler bir şeyler yapacaz bloga. kaming suun.

30 Eylül 2012 Pazar

1 Santim

Ciddi manada takıntılarımın olabileceğini düşünüyorum, düşünmekle kalmayıp saçma saçma bunları düşünüyorum. Düşünsepşın bi yerde. Ama hacılar çok sinir bozucu lan. Özellikle ocak ve mutfak tezgahı arasındaki o boşluk! Bildiğin karadelik gibi. Nasıl çekiyor beni bi bilsen. Aynı şey duvar ve buzdolabının sırtı ikilisinde de geçerli. öyle manasız boşluk olur mu ya?

Tamam sen diyeceksin "olm onlar duvara zarar vermesin hava akımı olsun pek toz olmasın" falan diyeceksin ama arkadaş ben böyle boşluklara takılıyorum. Kaldırım taşlarını ilk döşediklerinde de o bir santimlik boşlukar aklımı alıyor benim. Hayır manyaklık bende olduğu için kafam rahat. Yoksa adamlar "lan şunu bi santim boşlukla döşeyelim bi gerizekalı çıkar buna kafayı takar" demeyeceğini biliyorum en azından, manyaklık bende.

Arabanın kapısı tam oturacak mesela. hoş bu sürüş güvenliği açısından da önemli tabi ama emin olmadığım zaman kapının tam kapanmadığına, tedirgin oluyorum. Fakat diğer yandan da sıcak havada dolmuş kapıyı açıp da gider ya, hah! onu zerre umursamıyorum.

Simetri takıntısı gibi de biraz sanırım bu.Hadi boşluğu ortadan kaldırdın diyelim gene bu tipsiz iki alet edevat artık her neyse gene bi milim de olsa boşluk kalıyor. Bu ne lan! 

Bak aynı sorun zarflarda da var. tam yapışacak ağızı ya da hiç yapıştırmadan içine tam kıvrılacak.
Ama şu alemde tek olmadığımı gördüğüm zaman rahatladım. adam arabanın farları ile kaput arasındaki boşluğa takmış. harbiden de bakınca göze çarpmayacak, sinir bozmayacak gibi değil yav.

-İnsan kafayı yiyor! Bu boşluklar neden var lan?-
-O bir cm'lik boşluğun bünyede yarattığı boşluk hissini temsilen grand kanyon-

3 Eylül 2012 Pazartesi

146



- Hatırladınız değil mi? -

Benimle yaşıt olanlar bilirler. Biz internetin nimetten sayıldığı zamanların adamlarıyız. İcq, mırc bebeleriydik. Facebook hak getire, msn daha yeni yeni popülerleşiyordu, yahoodan mail almak olay oluyordu. Çok büyük efsaneler olurdu "Olm ben internetten oynuyorum oyunu" diye. Kafa basmazdı tabi 146 ile bağlanılmış bi internet ve oyun. Tabiki hepimiz kol gibi gelen faturasını hesaplardık. E tabi olm. 146 lan! Telefona 200 milyon ödediğimiz zamanlar. Fatura gelince saniyesinde aile radarına giriyordun. "Baba ders yapıyorum ben" diye cevap verince ne yapsın baba peki der otururdur. Habuki açsa bilgisayarı baksa ne bi coğrafya var ne bi matematik! Oyun - mp3! Sonradan sonradan kafamıza girdi lan şu ucuz saatlik paketlerden alalım diye ixir, superonline, e-kolay bu işin başını çekiyorlardı. Saatlik bağlantı hesabına tabiki daha iyiydi. "evde internet saati" Gazeteler mega kıyak çekerek saatlik, günlük internet dağıtırdı. Ekonomik önlemler de alıyorduk tabi kendimizce. Tüm mailleri, uzun uzun yazıları açıp interneti kesip okuduktan sonra gene bağlanma gibi.





Evin telefonu ha bire meşgul olur du ki akrabalar falan komple kıskanarak isyan ederdi "Sizin telefonda hep meşgul. Artık kimle konuşuyorsanız!" Zenginlerde 2 telefon hattı vardı. Biri internet için biri normal telefon için. Hey maaaaşallah! Anne baba içerden bağırırdı internetten çık telefon açacağım diye. bi de onları beklerdiniz geri bağlanmak için.

Bizler bi grubun ya da şarkıcının diskografilerini torrentden 4 dakikada çekmeyi bırak, albüm bile değil bir şarkının inmesini 2 saat beklerdik (abartmıyorum) Bu gün halen download edilen dosyaya iyi iniyor mu bu ya (!) diye bakıyorsak bu yüzdendir.

Sonra bişi oldu "napster" diye bişey oldu bi gün. Bi baktık ki abavv la bütün şarkılar orda! bi şarkı atıcam bak diye flört edilirdi o zaman. Tabi bide bunun icq başında kız bekleyen adam vardı ki ne maaşları faturaya yatırmıştır. Korsanın korsan olduğu günler tabi. Sonra zaten matalika dava açtı falan uçuruldu bu alemden. Eski tadı kalmadı ortamların.

Tabi herşey bu kadar güzel değildi (güzelliğe bak) bi mp3 ya da görüntü indirdiğinizde açardınız ve beklerdiniz. (evet makinalar o kadar hızlı değildi ama bu işde bi terslik vardı) trainer dediğimiz şeylere denk gelirdiniz, formattan başka çare kalmazdı size. Bu sebeple bu nesil bilgisayara format denilen olaya iyi para yedirtmiştir, iyi para da kazanmıştır. Pop-uplar vardı birde. internet explorer5 günleriydi. Bi sayfaya girince dan diye 67 sayfa açırlır ve orada ölürdünüz

Bilgisayar teknolojisi de pek saçmaydı zamanında. Ucuz iyi ekran kartı peşinde koşmaktan, pentium 3 makina toplatacam diye övüne övüne gezmekten, dandik ya da bulunmayan bi kart varsa makinanızda sürücüsünü bulmak için kervanlarla günlerce arayanları toplarsan dünyanın çevresini rahat 4 kere dolaşırsın.

Saçma dandik zor ve çok güzel günlerdi lan ama. Bu günlere gelene kadar neler çektik. Şimdiki nesil internete adapte oldu. Bane'in dediği gibi. Biz onunla birlikte o cehennemde doğduk.

  
 - Ah, you think darkness is your ally. You've merely adapted the dark. I was born in it, molded by it. I didn't see the light until I was a man and by then it was only blinding! -