Son Dakika!

biz bi' ara üşenmeyip harekete geçebilirsek bir şeyler bir şeyler yapacaz bloga. kaming suun.

12 Şubat 2011 Cumartesi

Kemancı Berber "Schumann" Ağbi

Bir ensturmanın nasıl çalındığı ya da bi eserin onun notalarına göre mi çalındığının fazla bir değeri yoktur. Nasıl duyarsan, duyduktan sonra nasıl algılarsan o şekilde çalarsın. Birazdan size tanıtacağım berberin de yaptığı bu. kulaktan duyarak çalar. Kendisiyle ferhan şensoyun kırkambar tiyatrosunda gerçekleştirdiği stendapımsı gösteride karşılaştık. Bana çok tanıdık geldi bi an. Dikkatlice baktım bildiğin tanıyorum ben bu schumann berber yahu dedim, sevindim bi tanıdık görünce ve sizlere de anlatıyorum burada.


Kendisi deniz kıyısında klasik keman çalan schumann berber. Sabahtan başlar müşterisini tıraşa öğlene biter. Öğlen bi diğerine başlar akşam biter. Kendisini pek yavaş sanmayın. Bizim schumann berber ağbi bir yanağı sabunlar kemanını alır eline kemanı vivaldi çalar öte tarafa geçer sabunlar yanağı yanak orda sabunlarla beklerken mozart’a başlar. Enseyi düzeltir beethoven geçer. Traş tam bitti derken pııssstt diye dört yüz yıllık şarap gibi yıllanmış parfümden sıkar bach çalmaya başlar.
Kendisi, tüm eserleri dükkanındaki radyosundan öğrenir. Sabahtan dükkanı açtıktan sonra ilk iş açar radyosunu ayarlar trt3 fm‘i dükkanı kapanana kadar trt3den senfoniler, dinletiler, konser kayıtları ne varsa dinler. kulağı alır hepsini schumann berber dayının, hoşuna giden bir şey işitince hop keman omza duyulacak duy, çalınacak çal. Ama kendisi o kadar güzel çalmaktadır ki eserleri yanlış çalması notaları eksik basması umurunuzda olmaz. Dalarsınız yanaklarınızda tıraş köpüğü boynunuzda berber önlüğüyle onu dinlemeye
Kendisi çalmaya başladığında, onu duyduğunuzda düşünürsünüz. Kapıdan içeri dan diye bizim beethoven, bach, mendelson, vivaldi, mozart girse. Bunu gören ve hepsini tanıyıp mendelsonu çıkartamayan schumann berber ağbi “Hoş geldiniz ağbi sizlere bi iki şey çalmamı ister misiniz? Ama önce ağbimin tıraşını bitireyim iki dakika müsadenizle” diyip traşa girişse, beethoven, bach, mendelson, vivaldi ve mozart'a yan kahveden çay söylese mendelson açık içse, mozart şekersiz içse. Çaylar biterken traşı bitirip başlasa çalmaya, çaldıkça ustalara da birbirlerine "abooo maay gaad" diye bakıp çantalarından çıkarsa notalarını "afedersiniz berber schumann bey. Biz sizin yanlış çaldığınızı zannediyorduk. Meğerse hata bizimmiş. yanlış yunluş çaldığınızı sandığımız yerleri sizin çaldığınız gibi düzeltelim doğrusu sizin çaldığınız. Ama daksili evde unuttuk silginiz var mı acaba?" diye.
Kendisi nota bilmez, nerden bilsin – ki zaten ihtiyacı da yoktur - notayı en fazla gittiği okulda yüzeyselce “do re mi fa sol la si do” diye öğrenmiştir. Öğreten öğretmen tarihçi olup bundan bi bok anlamayıp ruhsuzca söylemiş olsa da o zevk alırdı bundan, bir nota bile duysa ardından gelirdi devamı kafasında dolanırdı senfoniler amma senfoni olduğunu bilmeden . bunları düşünmeye dalınca tahtaya yazılan notaları iki tane kıçı kırık okul şarkısını deftere yazmayı kaçıracaktır . Tam tahtaya yazılanları müzik defterine özenli özenli geçirirken nota çizgisine dikkat edip sol anahtarına özen gösterirken tam zevk alırken bunlardan bi bakar tahtaya, haydaaa tahta zart silinmiştir. Zırr zil çalmış, ders bitmiştir. Zaten haftada bir saattir müzik dersi fazlasına gerek yok çünkü herkesin kafası matematiğe ve ya Türkçe ye çalışacak. Bu müfredata göre senin takla atman daha önemli. Öyle ya müzik bir saat benden iki saat. Notaları bilmektense nasıl takla atarsın güvercin mi normal mi parende mi yoksa amuda mı kalkarsın. ya da top oynamaya ne kadar kabiliyetin var beklide ilerde topçu olursun da hayatın kurtulur. ama bi ensturman çalma hevesini sana yaşatmazlar. Saz çalınca ne olur “aç kalırsın evladım aç” denilir “sen matematiğine ehemmiyet ver” denir. demin de söylediğim gibi beden dersi daha önemlidir. Öyle ya okulun girişinde anlamsızca ”Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.” Yazar. Peki sağlam kulak?
Kendisi dalmıştır notalara. Traş olan adamında çok hoşuna gider schumann berber ağbiyi dinlemek “çok güzel çalıyorsun ağbi” demesiyle geri gelir anılarından berber schumann ağbi. müşterisine tıraşı uzattığı için aynadan mahçup mahçup bakar ama betofına kaptırmıştı kendisini. Farkında olmadan 5. senfoniden parçalar çalmaktadır ama kendisi de bilmemektedir. Kendisine göre bu radyodaki kadın sunucunun anonsundaki betofının beşinci senfonisinden bölümdür. O bunlara dalmışken köpük kalmamıştır sakal halen yanakta durmaktadır biran önce girişir müşterisinin sakallarına keman çalma inceliğinde şiir gibi traş eder. adam sevinir parasını verir berber schumann’a. Berber schumann ağbi hemen yandaki kahveden kendisine bi paşa çay alır geçer dükkanına müşterisini beklerken dalar radyosuna, senfonilerine.