Son Dakika!

biz bi' ara üşenmeyip harekete geçebilirsek bir şeyler bir şeyler yapacaz bloga. kaming suun.

22 Şubat 2010 Pazartesi

Vesikalık

efennim insan vesikalık adlı fotoğraf türüne ihityacı olmaya görsün. zaten gelecekte insanların vesikalık denilen fotoğraf türüne nasıl bi değer biçeceklerini görmek için ölümsüzlüğü arama deneylerine tam tamına 40 bin lira bağışladım. 10 lira da para üstünü verdiler valla. neyse efennim sonuç olarak iğrenç bi olay. ki bazı insanlar için sevinçli bi olay da olabilir. gideyim saçı yaptırayım bi de makyaj attırırım hafif ama makyaj olduğu belli olan bir güzel vesikalık çektirteyim diye her ay gidenler vardır belki hobi olarak.. zaten ben onlara yapma demiyorum yapın ama hobi olarak yapın. herneyse efennim insana lazım olmaya görsün şu zalım vesikalık. fotoğrafçıkarın insan suratına istediği gibi çevirebildiği, sizi gerekirse maymuna çevirdiği ve yerli yersiz suratınıza dokunup yamuk bi konuma getirtip aha şimdi düzgün oldu diyerek sizin denge merkezinizle kulak içi sıvınızla dalga da geçtikleri bi mecra gbi düşünebiliriz ( -mecra mı? - evet. -anlıyorum)

efennim çektirdikten sonra da ayrı dertler sarıyor artık sizleri. - ule biz bunu çektirdik de bu adam ne kadar bana benziyor. tabi adam oluşu size daha sonradan eklenen bi olgu. İlk başlarda ben güzel çıkmışım diye geziyorsunuz, sonradan size başkasının fotoğrafı gibi geliyor beğenmediyseniz. cebinizde tanımadığınız adamların fotoğraflarını taşıyormuşcasına hisler geçiyor kafanızdan hatta öyle böyle fotoğraflar da değil, bildiğin vesikalığı taşıyosun..
velhasıl efennim böyle bi dandik olaydır bu da. ve eklemek isterim vesikalığımı 2 gün ara ile çektirdim ilk önce sakalın bi kısmını kesip "ya biz bu sakalı fotoşoklan silemezmiyük ehi ehi"diye çektirdikten sonra diğer gün de kompil sakalı kesip ahada çemçük ağız diye çektirdim. lakin gene sakal buldular bende. ulan ben o kadar köse gibi adamım (olmakla olmamak arasında "gibi "kelimesiyle mi ayırt ediyorsunuz erdem bey? -evet. -allah sizi davul etmesin e mi?) nerden buldunuz sakalı derken silemezmiyiz ehi ehi kelimesini kullanmaya yeltendiğimde adam burda biraz sakal gözüküyo ama sileriz abi merak etme sen diyince merak etme sen türküsüyle çıktım bir sevinçle. sonuç olarak siz bizim sakalımızı kesmiş olabilirsiniz ama kesilen sakal daha gür çıakr ama çekilen vesikalık bi daha çekilmez. (flaş belle koydurttum fotoğrafı gerekirse basarım ordan artıkın ben)

18 Şubat 2010 Perşembe

Yepyeni Seri: BEN -1-

Itiraf ediyorum, su an icin en buyuk amacim ben serisinde ben10'e (cizgi film olan) ulasmak.

3 Şubat 2010 Çarşamba

ı love tıvitır

...Başlarken; Spoon / got nuffin

Hacılar öyle bişi düşünün ki tüm "aaa bak bu ne güzel çümleymiş laa bunu yazak bi yerlere" diyenlere gün doğdu, öyle ki twitır denilen yerde günlük özlü söz yazanlar var. Haydi bu arkadaşların geçirdikleri evrelere bi göz atalım ama öncesinde size tivıtır denilen şeyi açıklamam lazım ki bilmeyenlerimiz ne diyo la bu maydanoz diyebilir.
Efennim tivitır size 140 karakterle durumunuzu çabuk bi şekilde anlatmanızı sağlayan internet üzerinden haberleşme amaçlı kullanılabilecek bir mecra. iş bu site babaların hoşuna çok gidecektir "telefonda uzun uzun ne konuşuyosun 2 dakkada haberleş kapat gitsin" dedikleri için. burdan belki bi tıvitır saati bile isteyebilirsiniz öss emekcisi arkadaşlarım. konu daha da dağılmadan, işte twitır böyle bi işe yarayan internet sitesi deyipadresini vereyim - twitter.com - 'dan ulaşabilirsiniz kendisine.

konumuza geri dönecek olursak bu arkadaşlarımızla ilgili bir tespittir lakin bizler burda -vecih beyi tenzih ederim - tespit için bulunuyoruz tespit etmeyelim de ne edelim dimi efennim. neyse konumuza dönecek olursak aha iş bu adamların bi kaç çeşidi vardır efennim hemen şekil bir a diye farklılaştırarak anlatıyorum sizlere ki kronolojik açıdan başlamam lazım o zaman da taaaa taş devrine falan gidecez o yüzden ben sizi liseye kadar götüreceğim

ilk başta bu arkadaşlar tahtayı yontabilme özelliğini keşfedip sıraya kendi isimlerini sevdiklerini amcalarını ne bileyim enişteleri görümceleri olsun bunların isimlerini yazmaya başladılar sonrada "kim la bu haaa çakaaal anlayalım" diyenlere de istiflerini hiç bozmadan "şşşş yengeniz" demekteydi lakin kız arkadaşlarımızın yengeniz demesi biraz garip olacağından "şşş enişteniz" demiştir. tahminen dememiş arkadaşları burdan tenzih ediyorum.
sonra bu isim yazmalar onlara artık yetmeyince biraz daha kazısam/ yazsam ne olur lan düşüncesine hasıl olmuş ve sıraya cümleler, cümlecikler döşesem nasıl olur lan diye düşünüp yazdıkalrı ilk şeylere bakıp kayahandan sarı saçalrından sen suçlusun .mp3 adlı şarkısını dinleyip gözleri yaşlı bi yarım saat izlemişlerdir. - şu dünyada cümlecik tanımı yapacak edebiyatcının anlından öperim vecih bey yaparsanız sizin anlınızı öpmem sizi tenzih ederim- - yani yapınız cümleciğin tanımını bana ve bir örnek veriniz lütfen, lütuf ederseniz- neyse konumuza geri dönmek gerekirse -ki gerekiyor -

Yeni cümlelerini düşününe dursun gencimiz tenefüs zili çalar ve kantin olsun bahçe olsun koridor olsun gezmeye başlar cıvıl cıvıl lay lay gezdikten sonra cümlelerini bulmuş olmanın verdiği güleryüzle oturmuş kalemini hazırlıyordur sıra için. cümlesi sizin de tahmin edeceğiniz gibi aşk acısı üzerinedir, oturup eşitsizlik üzerine cümleleri sıraya kazıyana da rastlamadım - belki emre kongar yapmıştır "pozitif ayrımcılık" diye fakat zamanında anlaşılamamıştır. en son ergenimizi sıraya cümle kazırken bırakmıştık bakın kazımış bile hemde içinde beynini en fazla karıştıracak anlama zorluğu çıkartıp bi bok anlatamadım ben ama biraz uğraştım bu çıktı lan düşüncesiye sıraya bakmaktadır ve sırada "seni sevdim be liselim" ile "denizlerden kağıt, dağlardan kalem yaptım. sana bin defa "seni seviyorum" yazdım aptalsın bana inandın. ben seni sevmedim sana taptım" aralığında bol saçmalamalı arabesk aşk mesajları ile iştigal olacaktır artık. bu yolla sürekli hüzün gencine ve ya emo olmaya doğru evrilecektir. ama daha önemli bir şey vardır bu yazdıklarıyla bi kızı ya da kızları etkilemek istemektedir ergen aklıyla tabi o sırada da kızlar da da ergen aklı olduğundan dolayı tahtaya anlamsız bişiler kazıyan adamı ilginç bulacaktır, bu yolla evlenmeyi düşünen genç salak ergenimiz o sırayı da alıp evinin bi köşesine koyma ya da bu sıranın üzerinde sevişme ve ya bu sırayla evlenicem lan ben gibi düşüncelere dalmaktadır lakin sınav zamanı tam bir dostluk örneği gösteren sıra en baba kopyaları saklayacaktır. giderek sıraya bağlanan gencimiz üzerine destanlar da yazabileceği sıraya iyice bağlanmıştır lise bitince nereye yazacam lan ben sıkıntısı içinde olan genç kullanmadığı bi aletin farkına varmıştır defter ama çogu için bu ajandadır. ajandanın içine gün sırasına göre sözler yazmaya başlar, ayzdıkça yazar yazdıkça yazar fakat daha salak olduğundan kitap okuma gibi bi alışkanlık da edinmediğinden sadece sevdim allahsız kitapsız gibi kelimelerle serdar ortaç müziği gibi cümleler yazar bunu da karşı cinse gösterip ki karşı cins de bu sıralarda hobileri arasında kitap okumak müzik dinlemek gibi şeyleri saydığında dur bakalım lan bi okuyalım ne yazmışlar diye başladığı okuma yolunda baya bi yol kat etmiştir bizim lise mezunu salak ergen genç ise ajandasını gösterdiği kızları -ajandasını gösterdiği kızları mı?- hiç bi şekilde etkileyemezken bir de dürrük lakabınu alır. kahvedeyse kendisine romantik demektedirler lakin gencimizin kafası karlısır. ceren adındaki hatun neden dürrük demektedir ona ve hayri abi neden romantik demektedir? tam tersi olması lazım değilmidir? cerene çay borcu yokken, ceren neden sevmemektedir onu hiç pişti de oynamaışlardır ya da batak aslında oynasalar ya ne sevecektir ceren batağı ama hayri abiyle oynuyorlardır batağı ve hayri abi kahveye adım attığında bizim salak ajandalı ergeni sormaktadır nerde benim romantiğim lan diye. yoksa bizim genç bunların hepsini kafasında mı kurmaktaydı. hayri abi nerde lan benim çayım da diyebilirdi pekala ve bizim salak ergence de çay demekteydi falan hayri abi vay romatik naber la dediğine göre özneyi değiştirince çay kelimesi ile ortaya çıkan anlamsızlıktan hoşlanmamıştı lakin bu kadar fazla düşünmeye dayanamayan genç ergen ben en iyisi durduk yere cerene aşık olayım da "belalım" yazayım der ve olaylar gelişir...

devam edecek....

ara verirken : to blues tou paliokaravou / pavlos sidiropoulos